OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) verilerine göre günümüzde bir milyardan fazla insanın - dünya nüfusunun %15'inin - bir engel ile yaşadığı tahmin edilmektedir. Türkiye’de ise resmi olmayan verilere göre yaşayan nüfusun %12’si en az bir engele sahip.
İnsanların sosyal ihtiyaçlarından biri olan bağımsızlık duygusu, engellilerin kendi yaşamını idame ettirecek gücü bulmalarında çok önemli bir yere sahip. Bu da engellilerin sosyal yaşama ve iş hayatına dahil edilmesiyle mümkün olabiliyor. Peki fiziksel bir engeli bulunan kişiler nasıl engelsiz bireyler gibi hayata eşit ve tam katılım sağlayacak? Bu sorunun pek çok cevabından biri teknoloji, diğeri ise farkındalık. Gelişen teknoloji her gün daha fazlasını imkanlı kılarken; toplumsal farkındalık bu teknolojilerin engellerin aşılması için kullanılmasına, yaygınlaşmasına olanak sağlıyor.
Engellilerin günlük yaşama ve iş gücüne dahil edilmesindeki eksiklik, başkalarına ekonomik olarak bağımlı hale gelmelerine ayrıca sosyal hayatlarında da pasif olmalarıyla sonuçlanarak onların toplumdan daha da uzaklaşmalarına sebep oluyor.
Birleşmiş milletler (BM) raporu özetine göre engelli istihdamının ülke refahında genel yükselmeye ve kurumlar açısından olumsuz yerine pozitif etkiye yol açtığı gösterildi. Engelli istihdamının teşvik edilmesi, iş yerlerinin "engelsiz mekan"lara dönüştürülmesi ve bu konuda sağlanacak dijital altyapı ülke politikalarında da ciddi pozitif değişimlere yol açacaktır.
Sorunsuz bir çalışma ortamında bulunmak, üretime katkı sağlamak ve aktif bir yaşama sahip olmak herkes gibi engeli olan bireylerin de temel haklarındandır.
Comments